ALLÂHÜ TEÂLÂ İLE İLETİŞİM
Duâ
Duâ’da İçtenlik (Samîmiyet) ve Güzel Düşünce’nin (Hüsnü Zan’ın) Önemi
Prof. Dr. Mustafa TEMİZ
Evrenin ve İnsanoğlunun Yaratılış Nedeni Allah (CC) kendi varlığını bilsin, kendisine ibâdette bulunsun diye insanoğlunu yaratmayı istediği zaman, meleklerine şöyle hitâp etmiştir:
“Ben Yeryüzü’nde muhakkak bir halîfe yaratacağım ki, ona kendi irâdemden kudret ve sıfatımdan bâzı yetkiler vereceğim1.”
Bu âyetten anlıyoruz ki insanoğlu, Yeryüzü’nde Allah’ın (CC) halîfesidir. Halîfe demek, Allâhü Teâlâ’nın Yeryüzü’ndeki gölgesi gibidir. O, Dünyâ’daki mahlûkâtın üzerinde bir takım tasarruflara sâhiptir; Allah’ın (CC) adına hükümler verir; Allâhü Teâlâ’nın emirlerini, kânunlarını uygulamaya yetkili bulunur.
Allah’ın (CC) Yeryüzü’nde insanları yaratma isteğinin temelinde, görüldüğü gibi, O’nun güç ve ihtişâmını gösterip zikredilme, methedilme, yüceltilme, kendisine yalvarılıp duâ ve kulluk ettirme gibi ulûhiyet arzûsu bulunmaktadırΩ
.
Kendi açımızdan diyebiliriz ki biz insanlar, Allah’a (CC) kulluk etmek için
Yeryüzü’ne gönderilmiş bulunuyoruz.
Melekler, Allah’ın (CC) bu murâdının hikmetini anlamak için şöyle derler:
‘Ey Rab’bimiz!.. Biz seni hep tesbih ve takdis edip dururken, sana dâima hamt ederken, Yeryüzü’nü fesada verecek ve orada kan dökecek bir mahlûk mu yaratacaksın2,3?
Allah (CC), onlara şöyle cevap verdi:
“Ben muhakkak sizin bilemeyeceğiniz şeyleri bilirim4
.”
Melekler bu cevap karşısında sustular ve teslimiyetle birbirlerine:
‘Elbette Rab’bımız her şeyin en iyisini bilir 5
.’ dediler.
Allah (CC) ve İsteklerimiz
Hayatta başarılı olmak için
akılsız görünmeli ama akıllı olmalıyız.
Charles De Montesquieu
Yeri gelmişken hemen belirtmekte fayda vardır ki, kim ne isterse Allah (CC) onu isteyene vermektedir.
Meselâ, Allah (CC), başa geçmek için makam isteyene makam, ilim isteyene ilim, örnek insan olmak isteyene üstün ahlâk verir. Daha başka, O’ndan ne istenirse O istenileni vermektedir. Sonuç olarak, Allah’tan (CC) ne istenirse, isteyen ona kavuşmaktadır.
Zâten gözlemlerime göre, günümüzde ilim tahsili yapanların çoğunun Allah (CC) rızâsından çok, herhangi bir dünyevî menfaat için ilim tahsili yaptıklarını ve de istenilenlerin çoğunun kendilerine verildiklerini gördüm.
Allah (CC), kim ne isterse onu veriyor. Kendisine “Ne güzel ahlâklı adam densin” diye üstün ahlâk isteyen dahî, bu istek O’nun rızâsı dışında da olsa, Dünyâ’da bu maksadına kavuşmakta, gerçekten kendisi aynı paralelde anılmaktadır.
Ben de Lise’de iken ara sınıflardayken Allah’tan (CC) Lise Birincisi olmayı
istemiştim. O zaman pek şuurlu ve bilgili olmadığım için birinciliği gözümde çok büyütmüş olabilirdim. Bu istek, sâdece gönlümün gizli bir köşesinde duruyor, ara sıra aklımdan geçmiyor değildi, o kadar... İstemem sâdece buydu.
Her sene iftihara geçiyordum. Son sınıfta da iftihara geçmiştim ama Lise Birincisi olduğumu bilmiyordum. Mezun olduktan sonra bir gün bir arkadaşım, zamanın Akşam
Gazetesi’nin Türkiye’deki Lise Birincileri’ni yazdığını görmüş, gazeteyi keserek bana getirmişti. Gazeteci beni bulamadığı için ona hakkımdaki bilgiyi Müdür Muavini Meliha Atagun Hocam vermişmiş...
O zaman gördüm ki, 1967 yılının Samsun Ondokuzmayıs Lisesi Birincisi ben idim.
Şimdi değerlendiriyorum da Yüce Allah (CC), kalbimin bir kenârında sakladığım arzûmu yerine getirmişti. Bunun gibi kim ne istiyorsa, ‘üç aşağı beş yukarı’ Yüce Allah (CC), istekleri kabul ediyor.
Öldükten sonra dirilmeye ve Âhiret gününe îmânı olmayanlar yâni kısacası Müslüman olmayanlar ya da ateistler de gerek dünyâ, ruh ve gerekse bedenlerine âit herhangi bir faydayı istedikleri takdirde Allah (CC), onlara da istediklerini veriyor. Çünkü O herkesin Rab’bıdır.
Can Üstünuçar tarafından dilimize çevrilen Rhonda Byme tarafından kaleme alınmış The Secret adlı kitabı da okuduğunuzda göreceksiniz ki, kim ne istemiş ise kurallarına uygun olarak her isteyen murâdına kavuşmuştur / kavuşuyor.
Sâdece dünyâlık isteyenler için yüce Allah (CC), şöyle buyurmaktadır:
“İnsanlardan kimisi, ‘Ey Rab’bimiz!.. Bize Dünyâ’da ver’ der. Onun için Âhiret’te hiçbir kısmet yoktur6.”
Çünkü o yalnızca dünyâlık istemiş, Âhiret’e önem vermediği ve dolayısıyla onu istemediği için Allah (CC) da “Onun için Âhiret’te hiçbir kısmet yoktur.” demektedir.
Yine Allah (CC), şöyle buyurmaktadır:
“Yine onlardan ‘Ey Rab’bimiz!.. Bize Dünyâ’da bir güzellik ve Âhiret’te de bir
güzellik ver ve bizi ateş azâbından koru!..’ diyenler vardır.”
“İşte onlar için kazandıklarından bir nasip vardır. Allah (CC), hesâbı çok çabuk görür7.”
Bu son âyetlerden de anlaşıldığı kadarıyla “Dünyâ’da bir güzellik ve Âhiret’te de bir güzellik” isteyenler için Allah (CC), hem dünyâ ve hem de Âhiret için istenilenleri vereceğine işâret etmektedir.
Burada hemen şunu belirtmeliyim ki, şimdiye kadarki kazanımlarımdan elde ettiğim kanaate göre, âyetlerde öğretilen bu duâ, Arapça’sıyla “Rabbenâ âtinâ fiddünyâ …” diye başlayan ve birçoklarımız tarafından çok sık olarak okunmakta olan duâdır. Çünkü Allah (CC), iki cihan saâdetini isteyenlere, kendisine “Rabbenâ âtinâ fiddünyâ …-Bize Dünyâ’da bir güzellik ve Âhiret’te de bir güzellik ver ve bizi ateş azâbından koru!..”’şeklinde duâ edilmesini tavsiye etmektedir. Dikkat edilmelidir ki, inanılan her doğrultuda yapılan bütün istekleri Allah (CC), kabul ediyor.
TAMAMINI İNDİRMEK İÇİN TIKLAYINIZ
