Ana konusu Allah ve insan olan Kitabımız Kur’ân-ı Kerim, insanın onurlu, şerefl i ve mükerrem olduğunu çeşitli âyet-i kerimelerle bize sunmuştur.

Bu ayetlerde insanın, yaratılanlar arasında en değerlisi olduğu, güzel rızıklar verildiği, yeryüzünü yönetme, iman etme, güzelleştirme görevinin verilmiş olması, bu âlemin insan için yaratılmış olması, hem bedeninin hem de ruhunun mükerrem, değerli oluşu, ilk terbiyecisinin Allah oluşu, sadece Allah’a kulluk edişi bildirilmiştir. Yine insana verilen değerler arasında, diğer canlılarla güzel ilişkiler kurabilecek fıtratta olması, aklını iradesini kullanabiliyor olması, insanlarla hiçbir ayrım yapmaksızın sevgi ve kardeşlik duygularıyla yaşayabilecek potansiyelde olması yine bu değerli ve onurlu yaratılış özellikleri arasında sıralanabilir.

Allah’ın insanı onurlu mükerrem yaratışının en önemli kanıtlarından birisi de onu rehbersiz bırakmayışı; kitap ve peygamberlerle desteklemiş olmasıdır. Bu iki rehberlerle bildirilen tüm görevler, iman ve ibadet esasları, helaller, yasaklar, Kur’ân ahlakı, aile, kul ve kamu haklarına uygun davranışlar sergileme görevi kadın erkek tüm inananların üzerindeki sorumluluklardandır. Kur’ânı Kerim’de ve Peygamberimizin hadislerinde cinsiyet ayrımı gözetilmeksizin, eşref-i mahlûk olan insan konusu yer almış; yaratılışa özgü farklılıklar dolayısıyla kadınların ibadetleri hususunda bazı özel uygulamalar ve pozitif ayrımcılık kapsamında bazı muafi yetler söz konusu edilmiştir.

KURANDA GÖRE; KADIN VE EŞİTTİR

Kız çocuğunun olduğu haberi verilince psikolojisi alt üst olan cahiliye toplumunda, kadının ne aile içerisinde ne de ya-şadığı toplumda herhangi bir onuru kıymeti yoktu. İslam, kız çocuğu sahibi olmanın utanılacak bir durum olmadığını, hatta kız çocuğuna daha iyi davranmayı, iyi bir eğitim vermeyi ibadet olarak kabul etmiştir. Biz biliyoruz ki, İslâm’da “oku” emrine erkekle birlikte kadın da muhatap olmuş; “hiç bilenlerle bilmeyenler bir olur mu?” sorusu kadına da sorulmuş; İslâm’ın yayılması, öğretilmesi için yazı öğrenen kadınlar olmuştur. 

Kadınlar arasındaki bu ilim geleneği Hz. Âişe validemizle en güzel dönemlerini yaşamaya başlamış ve epeyce bir süre devam etmiştir. İslâm’ın kadına verdiği bu onurlu hareketi, bizler kız çocuklarımıza ilim elde etmenin gerekliliğini ve önemini anlatıp örnek göstermeliyiz.İslam’ın ilk yıllarında Peygamberimizin kadınlardan iman ve güzel işler yapma hususunda söz alması, önceki dönemlerde aile içerisine alınmayan kadının İslâm’da ailesinin olması, Kuran’ın hitabına kadın-erkek birlikte muhatap olunması kadına hiçbir dönemde görmediği değeri ve onuru vermek demektir. Kur’an’ın bu tür hitaplarına şu örnekleri vermek mümkün olacaktır: “ Allaha teslim olmuş erkekler ve Allah’a teslim olmuş kadınlar, iman eden erkekler ve iman eden kadınlar, sözlerine sadık erkekler ve sözlerine sadık kadınlar, iffetlerini koruyan erkekler ve iffetlerini koruyan kadınlar. İşte Allah, bütün bunlar için mağfi ret ve büyük bir mükâfat hazırlamıştır” (Ahzâb, 35).

İNSANLARIN EN DEĞERLİSİ ALLAH’A KARŞI SORUMLULUKLARINI YERİNE GETİ-ERNLERDİR

Yine sahip olunan can, mal, mülkiyet, tasarruf, eşitlik, adalet hakkı, mesken hakkı ve dokunulmazlığı, onurunun korunması, inanç hürriyeti, evlenme hakkı gibi temel hak ve hürriyetler hususunda kadınla erkek arasında fark yoktur. İnsanların en değerlisi kadın ya da erkek değil, insanların en değerlisi takvada yani Allah’a karşı tüm sorumluluklarını ömürleri boyunca en güzel şekilde yerine getirme başarısını gösterenlerdir (Hucurât, 13). Ayrıca Yüce Allah, Kur’an-ı Kerim’in şu ayeti kerimesinde kadın ile erkeği sosyal hayatta çalışma hususunda da eşit gördüğünü bizlere çok açık bir şekilde ifade etmektedir: “ ister erkek, ister kadın olsun, çalışanlardan hiç kimsenin çabasını (çalışmasını) boşa çıkarmam” (Âl-i İmran, 195).

KADINLAR BAŞ TACI EDİLMESİ GEREKEN EMENETLERDİR

Yaşayan Kur’an olan Sevgili Peygamberimiz, kadının onurunun korunması adına en güzel örnekliği sergilemiş; kadınlara hakaret ya da şiddet tavrı katiyen sergilememiştir. Veda Hutbesi’nde kadınların baş tacı edilmesi gereken birer emanet olduğunu vurgulamış ve “ey insanlar, kadınların haklarına riayet etmenizi ve bu hususta Allah’tan korkmanızı size tavsiye ederim.” buyurmuştur.Bütün bunlar ışığında kadın, erkek aynı haklara sahip olduğumuzu, dünya hayatında yaptıklarımızın hesabını kendi başımıza vereceğimizi, dinimizin kadına ilmi ve mabetlere girişi yasaklamadığını, Hz. Âişeler’le başlayan ilim yolculuğunu artırarak devam ettirmemiz gerektiğini unutmadan hayat yolculuğuna devam etmeliyiz. İslâm’ın kadınlara tekrar kazandırdığı onur, erdem bize yol göstermeli; İslâm medeniyetinin uğradığı Mısır’da, Bağdat’ta, Endülüs’te örnek kadın âlimlerimizi hatırlamalı; kesintiye uğrayan ilmî meşguliyetlerimizi bize tekrar hatırlatmalıdır.

Zehra GÖZÜTOK TAMDOĞAN Bahçelievler Vaizi

Yorumlar