• Anasayfa
  • Favorilere Ekle
  • Site Haritası
  • https://www.facebook.com/sunumvaaz.vaaz
  • https://www.instagram.com/sunum.vaaz/
  • https://www.youtube.com/channel/UCrOVK1v-SpWyJl9iE8YTMdA
Üyelik Girişi
Site Haritası
Takvim
Mübarek Geceler

Döviz Bilgileri
AlışSatış
Dolar34.066234.2027
Euro37.991438.1437
ÖRNEK BİR VAAZ PLANI VE VAAZ DUASI
VAAZ HAZIRLAMA VE SUNMA TEKNİKLERİ
Organ bağışı ve nakli caiz mi?
Organ bağışı ve nakli caiz mi? (1)

Soru sahiplerine hemen arz edeyim ki, tıpta her geçen gün yeni bilgiler ve bulgular elde edilmekte, insanlığın hayrına olan sevinilecek hizmetler üretilmektedir.

 

Bundan herkes sevinir, mutluluk duyar. Peygamberimiz (sas)' in hadislerinden aldığımız işaretlere göre tıp ilmi daha da gelişecek, nihayet bütün dertlere deva bulunacaktır. İki şey müstesna tabii. Biri ihtiyarlık, ikincisi de ölüm! İhtiyarlıktan ve ölümden kurtarma ilacı bulunamayacaktır.

Ancak bu ikisinin dışındaki gelişmeleri, büyük bir ümitle bekleyebiliriz. Nitekim Peygamberimiz (sas) tıptaki çalışmaları teşvik ettiği hadisinde şöyle buyurmuştur:

- Allah ilacını yaratmadığı derdi de yaratmamıştır. Bir yerde dert varsa mutlaka onun devası da vardır. Yeter ki insanlık, ümidini kesmesin, deva araştırmasına devam etsin!..

İşte bu çarelerin biri de, organ nakli buluşudur.

Organ nakli, insan hayatında oldukça mühim yer işgal etmektedir. Çünkü bu çarenin alternatifi yoktur. Varsa zaten organ nakline gerek de olmaz, cevaz da.

Yeni ve alternatifi olmayan bir uygulama olduğundan bazı ilim adamları henüz bu uygulamaya da olumlu bakmasa da, İslam dünyasının şu andaki belli başlı İslami kuruluşları, organ bağışının ve naklinin (şartlarına uyulması halinde) caiz olduğu yolunda kararlar almışlar, bunu da kendi özel yayınlarında insanlığa duyurmuşlardır...

Mesela, Mısır'daki Ezher Fetva Kurulu, Suudi Arabistan'daki İslam Konferansı Teşkilatı'na bağlı İslam Fıkıh Akademisi, Kuveyt Evkaf ve Din İşleri Başkanlığı'na bağlı Fetva Kurulu, Dünya İslam Birliği'ne bağlı Fıkıh Akademisi, organ nakli ve bağışı konusunda fetvalar vermişlerdir. Bunlara bizim Diyanet İşleri Başkanlığı'mıza bağlı Fetva Kurulu'nun da fetvasını ekleyebilirsiniz. (Bakınız, Diyanet Vakfı İlmihali. Organ Nakli -168)

Konuya ait bilgiyi şöyle özetleyebiliriz:

Ölenden organ nakli yapıldığı gibi, yaşayandan da organ bağışı alınmaktadır..

İkisi de birbirine benzerse de küçük farklar vardır aralarında. Şöyle ki:

Ölüden yapılacak organ naklinin caiz olabilmesi için gerekli şartları şöyle ifade edebiliriz:

1- Hastaya organ naklinden başka çare bulunmadığı konusunda ehliyetli tıp adamlarının karar vermiş olmaları gerek.

2- Konunun uzmanları olan doktorlar, hastanın bu nakille iyi olacağı yolunda kuvvetli kanaat sahibi olmaları gerek.

3- Ölümünden önce hastanın kendisinin, ölümünden sonra da mirasçılarının organın nakline izin vermiş olmaları gerek.

4- Tıbben ve dinen! ölümün kesinleşmiş olması gerek.

5- Organın maddi bir karşılık ve para mukabilinde satılıyor olmaktan uzak olmak.

6- Alıcının da bu nakilde rızası bulunmak.

Bunlar ölenden alınacak organ naklinde aranan şartlar. Bunlara bir de yaşayandan nakledilecek organın şartlarını ilave edecek olursak şunu da ifade edebiliriz:

1- Organı kendi isteğiyle hibe edecek olan insanın sağlığını bu hibenin bozmayacağı yolunda doktorların görüşleri kesin olmalıdır.

2- Doktorların bu naklin başarılı olacağı, hayati tehlikenin bulunmayacağı yolunda raporları bulunmalıdır.

3- Organ bağışında bir ücret ve maddi menfaat söz konusu olmamalıdır.

Burada akla gelen bir suali de cevaplayalım. Verilen organ, yerleştirildiği öteki bedende biyolojik görevini yapacaktır. O şahsın iyilik veya kötülük yapmasında bir etkisi bulunmayacağından sorumluluğu olmayacaktır. İsterse bu insan gayrimüslim olsun. Çünkü günahı işleyen organ değil, organa yön veren insanın kendi iradesidir. İrade sahibinindir sorumluluklar.

Ayrıca nakledilen organ, tekrar dirilmede ilk bedenindeki yerini alacak, sonrakinde sabit kalamayacaktır. Geniş bilgi için adı geçen eserin ikinci cildine bakılabilir.

Beyin ölümü kesinleşen hasta dinen ölmüş sayılabilir mi?

Soru: Dinen ölümün bir tarifi var mırdır? Beyni ölen hasta dinen ölmüş sayılabilir mi? Beyin ölümü gerçekleşen hastayı makine ve aletlerle yaşatmaya çalışmak dinen gerekli midir?

Yusuf el Kardavi'nin bu konudaki tespiti aynen şöyledir:

- Beyin ölümü gerçekleşmiş bir kişi,artık hastalar sınıfından sayılmaz. Gerçekte o, (beyin fonksiyonlarının tümüyle ölmüş olmasından itibaren) ölüler sınıfından sayılır! Bir cenaze için yapılması gereken ne ise ona da onu yapmak gerekir..."

Bu konunun kesin tespiti, elbette ihtisassız kimselerin sözleriyle olmaz. Ölümün vaki olduğunu bildiren ihtisas sahibi tıp otoritelerinin raporları, fıkıh uzmanlarının da hükümleriyle konu aydınlanır.

Şu anda elimizde bulunan bir fıkıh heyeti kararı bize bu konuda hüküm bildirmektedir.

İslam Konferansı Teşkilatı'na bağlı fıkıh kurumu 1987 Ekim'inde Ürdün'de yaptığı toplantıda bu konuyu etraflıca tartışmış, fıkıh ilim heyeti vardığı kararını da şöyle açıklamıştır:

- Bir insanda şu iki durum meydana geldiğinde dinen ölüm vaki olmuş sayılır. Bir cenaze için yapılması lazım gelenin, o insan için de yerine getirilmesi gerekli olur.

1- Beyin fonksiyonlarının tamamen durması ve ihtisas sahibi seçkin doktorların bundan geriye dönüşün imkansız olduğuna ve beyinde çözülmenin başladığına karar vermiş olmaları.

2- Kalbinin ve solunum sisteminin tamamen durması ve doktorların da kalbin ve solunum sisteminin tamamen durduğuna, hastanın bir daha hayata dönemeyeceğine karar vermiş bulunmaları...

Bu iki durum kesinleştikten sonra her ne kadar hastanın kalp ve solunum sistemi, kan dolaşımı bağlanan aletler sayesinde çalışmasını devam ettirse de, dinen ölmüş sayılan bu kimseye bağlı olan bu cihazın kaldırılması mümkündür. Bir sakınca söz konusu olmaz.

Fıkıh heyetinin bu kararını arz ettiğimiz şekilde yorumlayan Kardavi ayrıca bu hastanın organının nakli konusuna da temas ederek şöyle demektedir:

- Aletler alınmadan dinen ölmüş bulunan bu hastanın organlarının bir başka hastaya bağışlanmasında organ sahibi için büyük sevapların olacağında şüphe yoktur.

İnsanın diktiği bir meyveden, insan olsun hayvan olsun faydalanılması halinde dikene sadaka sevabı olduğunu anlatan hadis gereğince, bu organ bağışından da organ sahibine bir hastayı hayata kavuşturma sevabının büyüklüğüne başka hiçbir hayır sahibi ulaşamaz...

Kardavi yorumuna şunları da ekliyor:

- Hiçbir fıkıh alimi, beyin ölümünden sonra tıp otoritelerinin öldüğünü söyledikleri hastanın cihazlarla yaşatılmasına dinen mecburiyet vardır, şeklinde bir hüküm bildirmemişlerdir.

Yani tıbben ölmüş bulunan bir hastanın cihazlarla muvakkaten yaşatılmaya çalışılmasına mecburiyet olmadığı yolunda fıkıh alimleri görüş bildirilmişlerdir. Anlaşılan odur ki, geride kalan yakınları, yekun tutan faydasız masrafı yüklenmeye kendilerini mecbur bilmek zorunda değiller. Tıbben ölmüş kimseyi aletlerle yaşatmaya çalışmak bir fayda sağlamaz. Belki de zahmet çekmesini uzatmak manasına bile gelebilir. Organ bağışında ise hiçbir sadaka ile kıyaslanamayacak kadar büyük sevap akla gelebilir.

  
9181 kez okundu

Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yapmak için tıklayın
Ziyaret Bilgileri
Aktif Ziyaretçi119
Bugün Toplam340
Toplam Ziyaret1647031
Hava Durumu
Saat
Vaaza Başlama Duası

Mevlid Kandili Dua Örneği

DİYANET İŞLERİ BAŞKANLIĞI

VAAZ KILAVUZU

VAAZ VE VAİZLİK SEMPOZYUMU I
VAAZ VE VAİZLİK SEMPOZYUMU 2