• Anasayfa
  • Favorilere Ekle
  • Site Haritası
  • https://www.facebook.com/sunumvaaz.vaaz
  • https://www.instagram.com/sunum.vaaz/
  • https://www.youtube.com/channel/UCrOVK1v-SpWyJl9iE8YTMdA
Üyelik Girişi
Site Haritası
Takvim
Mübarek Geceler

Döviz Bilgileri
AlışSatış
Dolar34.066234.2027
Euro37.991438.1437
ÖRNEK BİR VAAZ PLANI VE VAAZ DUASI
VAAZ HAZIRLAMA VE SUNMA TEKNİKLERİ

17.02.2012 Cuma Sunum Vaazı

Evlilik ve Aile Hukuku












5-

Evlilik Ve Aile Hukuku

İdris YAVUZYİĞİTDin Görevlisi

İNDİR



         AİLE
VE ÖNEMİ, EVLİLİK ve AİLE HUKUKU



وَمِنْ
ايَاتِه اَنْ خَلَقَ لَكُمْ مِنْ اَنْفُسِكُمْ اَزْوَاجًا لِتَسْكُنُوا اِلَيْهَا
وَجَعَلَ بَيْنَكُمْ مَوَدَّةً وَرَحْمَةً اِنَّ فى ذلِكَ لايَاتٍ لِقَوْمٍ
يَتَفَكَّرُونَ

İçinizden kendileri ile huzura kavuşacağınız eşler
yaratıp aranızda sevgi ve rahmet var etmesi, O'nun varlığının belgelerindendir.
Bunda düşünenler için dersler vardır. (Rum, 30/21)  
İslamın öngördüğü kutsal bir bağ olan evlilik, aile kurumunu oluşturan,
karı-koca arasındaki hayat müşterekliğinin adıdır. Yüce Allah, insanın soyunun
korunması ve devamı için, yeryüzünün imarı ve gelişimi için evliliği
yasalaştırmıştır.

Aile Toplumun Çekirdeğidir:

Âile, kişinin kendilerinden
sorumlu olduğu eşi, varsa çocukları, ev halkı, yani yakın akrabalardan oluşan
insan toplumudur.
Müslüman için âile, bir sosyal müessese olduğu gibi, aynı zamanda
İslâmî bir kurumdur.

Çocuk, yaratılışla ilgili gelişmesini ahlâk ve
terbiyesini önce buradan alır. İnsan sevgisinin kaynağı da ailedir. Bir
milletin sahip olduğu bütün özellikleri bir ailede görmek mümkündür. Bir
toplulukta aile ne kadar sağlam temellere oturur ise o aileden meydana gelen
toplum, o nisbetle sağlam yapıya sahip olmuş olur. Bunun içindir ki dinimiz
aileye büyük önem vermiştir.

İlk aileyi ilk insan Hz. Âdem (a.s.) ile Hz. Havva kurmuştur. O
zamandan beri aile müessesesi olgunlaşmış ve gelişmiştir.


Âile, toplum eğitimi yaptırarak, kişiyi toplum
hayatına hazırlayan sevgi, saygı, şefkat, fedakârlık ve birlik ocağıdır. Âile
yuvası okuldur, mesciddir; huzur evi ve çocuk yuvasıdır. Hammadde halindeki
küçük yavruların her yönden büyümesini sağlayan, onların şahsiyet sahibi bir
insan, Allah'a kulluk bilincine ulaşan bir müslüman ve İslâm toplumunun
sağlıklı bir üyesi olmaları için yetiştirip geliştiren bir fabrikadır.

Âile: Bireyden
Cemaate, Düzensizlikten Nizâma, Günahlardan İbâdete Geçiş


Toplumu İslâmlaştırmanın,
İslâmî toplum oluşturmanın küçük örneği ve aşaması evliliktir. Âile, erkek için yöneticilik okuludur;
Erkek; liderliği, otoriteyi, disiplini, mes'ûliyeti, emânete riâyeti, haklara
saygıyı, cemaate imamlığı en iyi şekilde uygulamalı olarak âilede öğrenir.


Kadınıyla erkeğiyle
fedâkârlığın, karşılık beklemeden vermenin, merhametin, sabrın, ahlâk
güzelliğinin öğrenildiği bir okuldur âile.


Ailenin en temel iki üyesi kadın ve
erkektir.
Erkek ve kadın yalnızlığın giderilmesi,
beraberliğin sağlanması, dünya hayatının mutlu bir şekilde geçirilmesi ve daha
birçok hikmetler gereği birbirini tamamlayan iki ana unsur olarak
yaratılmıştır. 


İnsan neslinin devamı, nesebin muhafazası,
toplumu meydana getiren ve toplumun temel taşı olan aile müessesesinin
kurulması meşru bir evlilikle mümkün olur.
Evliliğin ilk
temel şartı ise nikahtır. Ailenin temeli, nikâh dediğimiz kutsal bir bağla
birbirine bağlanan ayrı cinsten iki insanın bir araya gelmesiyle atılır.

 

Meşrû olmayan sebeplerle bir araya gelen insanların oluşturduğu topluluklar aile
sayılmaz. Çünkü bu birlikteliğin temelinde nikâh değil, iffetsizlik vardır.

Bu sebeple İslam dini, iffetsizlik sayılan zina, fuhuş ve her türlü gayri meşru
ilişkiyi haram saymış ve şiddetle yasaklamıştır.



وَلاَ تَقْرَبُواْ
الزِّنَى إِنَّهُ كَانَ فَاحِشَةً وَسَاء سَبِيلاً



“Zina’ya yaklaşmayın. Çünkü o, son derece
çirkin bir iştir ve çok kötü bir yoldur
.” (İsra, 17/32) buyrulmak suretiyle insanların dünya ve
ahiret sıkıntılarını artıracağından dolayı zinanın yapılması değil zinaya
yaklaşılmaması istenmektedir. Yani zina yapmak ne kadar tehlikeli ise, zinaya
götürecek işlerle meşgul olmakta o kadar tehlikeli ve yasaktır.



Aile Nikahla
Kurulur



Evlilik olmadan, evlilik sözleşmesi yapılmadan aile
kurulmaz. Bunun için dinimiz evlenmeyi teşvik etmiştir.



وَأَنكِحُوا الْأَيَامَى مِنكُمْ وَالصَّالِحِينَ
مِنْ عِبَادِكُمْ وَإِمَائِكُمْ إِن يَكُونُوا فُقَرَاء يُغْنِهِمُ
اللَّهُ مِن فَضْلِهِ وَاللَّهُ وَاسِعٌ عَلِيمٌ



Aranızdaki
bekârları, kölelerinizden ve cariyelerinizden elverişli olanları evlendirin.
Eğer bunlar
fakir iseler, Allah kendi lütfu ile onları zenginleştirir. Allah, (lütfu) ge
niş olan ve (her şeyi) bilendir. (Nur,
24/32)



 



Peygamberler Evlenerek Topluma Örnek Olmuşlardır:



وَلَقَدْ أَرْسَلْنَا رُسُلاً مِّن
قَبْلِكَ وَجَعَلْنَا لَهُمْ أَزْوَاجًا وَذُرِّيَّةً 



Andolsun
senden önce de peygamberler gönderdik ve onlara da eşler ve çocuklar verdik.
(Rad, 13/38)



قَالَ رَسُولُ اللّهِ)صلعم(: أرْبَعٌ مِنْ سُنَنِ الْمُرْسَلِينَ: الْحَيَاءُ،
وَالتَّعَطُّرُ، وَالنِّكَاحُ، وَالسِّوَاكُ



Rasulullah (s.a.v)
buyurdular ki: Dört şey vardır,
bunlar geçmiş peygamberlerin sün netlerindendir:
Haya, koku sürünme,
evlenme, misvak kullanma
.(Tirmizî,
Nikah 1,(1080     



Hz. Aişe’nin naklettiği bir hadiste şöyle
buyurulmuştur:



عَنْ عَائِشَةَ، قَالَتْ
قَالَ رَسُولُ اللَّهِ (صعلم) ‏"‏ النِّكَاحُ مِنْ سُنَّتِي فَمَنْ لَمْ
يَعْمَلْ بِسُنَّتِي فَلَيْسَ مِنِّي
وَتَزَوَّجُوا فَإِنِّي مُكَاثِرٌ بِكُمُ الأُمَمَ وَمَنْ
كَانَ ذَا طَوْلٍ فَلْيَنْكِحْ وَمَنْ لَمْ يَجِدْ فَعَلَيْهِ بِالصِّيَامِ فَإِنَّ الصَّوْمَ لَهُ
وِجَاءٌ ‏"‏ ‏



Nikah
benim sünnetimdir. Kim benim sünnetimden yüz çevirirse, benden değildir.
Evleniniz. Çünkü ben kıyamet gününde diğer ümmetlere karşı sizin çoğunluğunuzla
övüneceğim.
Kimin evlenmeye gücü
yeterse evlensin evlenme gücü bulunmayan da oruca devam etsin. Çünkü oruç onun
için (harama karşı) bir kalkandır. (İbn Mace, Nikah, 1/1919)



“Kul evlendiği vakit dininin yarısını tamamlamış olur. Artık geri kalan
yarısında da Allah'a karşı gelmekten kaçınsın."
(el-Münzirî,
et-Tergib ve't-Terhib, c. III, s. 42)



 



Evliliğin önüne koyduğumuz suni engeller



Mutlu bir
evliliğin ve huzurla geçecek bir aile yuvasının kurulmasının önemli
şartlarından birisi evliliğin kurulmasının zorlaştırılmadan
kolaylaştırılmasıdır
. Genç yaşta bekâr insanların çokluğu, düzen ve çevrenin haramlarla süslenmesi
ve  haramların kolaylaştırılması  çeşitli ahlâksızlıkların yayılmasına, maddî
ve mânevî nice hastalıkların artmasına sebep olmaktadır.



Bu konuda dinin reddettiği başlık parası, bir ev dolusu gerekli
gereksiz eşya veya çeyiz isteme, milyarlarla ifade edilen düğün ve eğlence
masrafları gibi İslâm'ın reddettiği israf ve lüzumsuz harcamalar evliliğe ve
gençlerin yuva kurmasına engel oluyor
. Dinimiz, bu türlü davranışları
kınamaktadır.



Lükse kaçan, aşırı bir şekilde israf
boyutlarını aşan ve sadece insanların beğenisini kazanmak için gerçekleştirilmek
istenen evlilikler kişilere ağır külfetler getirmektedir.



Günümüzde
özellikle erkek ve kız taraflarının evlendirmek istedikleri çocuklarının hep
mutluluğunu istediklerini ileri sürerek ön plana çıkarmış oldukları isteklerin,
aile yuvası kurulduktan sonra eşler arasında problemlere yol açtığını üzülerek
görmekteyiz
.



Kızım,
ben senin mutluluğunu isterim”, “Ben çektim sen çekme”, “Şimdiden ne aldırırsan
kârdır” ve daha nice yanlış düşüncelerle karşı tarafın altından kalkamayacağı
külfet getiren şeyler istenmekle taraflar arasındaki mutluluğa sekte
vurulmaktadır
. Elbetteki her insan çocuğunun mutlu bir yuva kurmasını arzu
eder. Ama mutluluğu sağlamak adı altında tarafları sıkıntıya sokan ve makul
olmayan istekler önceleri hoş gözükse de evlilik sonrası çektirilen şeylerin
hesabı sıkıntı olarak yansıtılmaktadır. Oysaki hayatımızın her safhasında örnek
aldığımız Sevgili Peygamberimizin hem kendisinin hem de kızlarının düğünleri
hep mütevazi olmuştur. Hz.Ali Efendimiz sevgili Peygamberimizden kızı Fatıma’yı
eş olarak istemiş o da “Mehir ne vereceksin ? diye sormuş hiçbir şeyinin
olmadığını öğrenince de zırhı mukabilinde onları evlendirmişti.( Nesa-i, Nikah, 76)



İslâm, şer'î bir mâzeret
olmaksızın evlenmekten kaçınmayı ve yuva kurma işini zorlaştırmayı bir günah
saymıştır
.
İslâm, evliliği övmekte, bekârlıkta ısrarı yermektedir.



 



İslam'da
Ruhbanlık Yoktur



 أنْتُمُ الَّذِينَ قُلْتُمْ كَذَا وَكَذَا، أما
وَاللّهِ إنّى لاخْشَاكُمْ للّهِ وأتْقَاكُمْ لهُ، ولَكِنِّى أصُومُ
وأُفْطِرُ وأُصَلِّى وأرقَدُ وأتَزَوّجُ النّسَاءَ، فَمَنْ رغِبَ عَنْ سُنَّتِى
فَلَيْسَ مِنِّى



Hz. Enes (r.a) anlatıyor: Hz.
Peygamber (a.s)'in eşlerinin hâne-i saâdetlerine bir grup erkek gelerek
Rasulullah (a.s)'ın (evdeki) ibadetinden sordular.
Kendilerine sordukları
husus açıklanınca sanki bunu az bularak:



"Rasulullah (a.s) kim, biz kimiz? Allah O'nun geçmiş ve gelecek
bütün günahlarını affetmiştir (bu sebeple O'na az ibadet de yeter) dediler.
İçlerinden biri: "Ben
artık hayatım boyunca her gece namaz kılacağım" dedi. İkincisi: "Ben
de hayatımca hep oruç tutacağım, hiç bir gün terk etmeyeceğim" dedi.
Üçüncüsü de: "Kadınları ebediyen
terk edip, onlara hiç temas etmeyeceğim
" dedi. (Bilâhare durumdan
haberdar olan) Hz. Peygamber (a.s) onları bularak:



"Sizler böyle böyle
söylemişsiniz. Halbuki Allah'a yemin olsun Allah'tan en çok korkanınız ve
yasaklarından en ziyade kaçınanınız benim. Fakat buna rağmen, bazen oruç tutar,
bazen yerim; namaz kılarım, uyurum da; kadınlarla beraber de olurum. (Benim
sünnetim budur), kim sünnetimi beğenmezse benden değildir" buyurdu. (Buhârî,
Nikah 1; Müslim, Nikah 5, (1401); Nesâî, Nikah 4, (6, 60)).



Evlilik
Kişiyi Haramlardan Korur



Pek çok kötülüklere karşı en önleyici vasıta ailedir.
Peygamberimiz buyuruyor ki:



يَا مَعْشَرَ الشَّبَابِ مَنْ
اسْتَطَاعَ الْبَاءَةَ فَلْيَتَزَوَّجْ فَإِنَّهُ أَغَضُّ لِلْبَصَرِ وَأَحْصَنُ
لِلْفَرْجِ وَمَنْ لَمْ يَسْتَطِعْ فَعَلَيْهِ بِالصَّوْمِ فَإِنَّهُ لَهُ وِجَاءٌ



Gençler,
içinizden evlenmeye gücü yeten evlensin. Zira evlenmek gözü (haramdan) daha çok
yumdurucu, iffeti daha çok koruyucudur.
Gücü yetmeyen ise oruç tutsun, çünkü orucun şehveti kıran bir özelliği
vardır. (Buhârî, Nikah, 3/4678)  Bir başka
hadisi de



Kul evlendiği vakit dininin yarısını tamamlamış
olur. Artık geri kalan yarısında da Allah'a karşı gelmekten kaçınsın
.”(Tergib,Beyrut, 1968,
3/42  (Beyhâkî'den)



 



Aile
Kurulurken Eşlerin Birbirlerini Seçmesi Önemlidir.



Çünkü bu, geçici bir süre için bir araya gelme değil,
çoğunlukla ölüme kadar devam edecek bir
sözleşmedir.
Eşler birbirlerinde bu kurumun devamını sağlayacak özellikleri
aramalıdırlar. Canım ne olacak
evlenmek helal ise ayrılmak da helaldir deyip gerekli araştırmayı yapmadan
karar vermek, sonunda pişmanlık duymaya sebep olur.



 



Peygamberimiz bu konuda bir uyarıda bulunuyor ve
eşlerde tercih edilmesinde yarar olan özelliğe dikkatimizi çekiyor. Şöyle
buyuruyor: 



 



تُنْكَحُ الْمَرأةُ
لارْبَعِ خِصَالِ: لِمَالِهَا، وَلِحَسَبِهَا، وَلِجَمَالِهَا، وَلِدِينِهَا.
فَأظْفَرْ بِذَاتِ الْدِّينِ، تَرِبَتْ يَدَاكَ.



Ebu Hureyre (r.a) anlatıyor: "Rasulullah (a.s) buyurdular ki: "Kadın
dört hasleti için nikahlanır:
Malı için, nesebi (asaleti) için, güzelliği
için, dini için. Sen dindar olanı seç de huzur bul.
(Buharî,
Nikah 15)



Peygamberimiz kadını, bu dört özellikten herhangi
birisi ile nikah etmenin mübah olduğunu, ancak dindar olan kadının tercih
edilmesini tavsiye ediyor. Çünkü Kur'an-ı Kerim, bu özelliğe çok önem veriyor.



 



İnsanın yetişmesinde çevrenin etkisi büyüktür. Bu yüzden evlenecek gençler
dünyasını ve ahiretini imar etmek istiyorlarsa, hayatlarını birleştireceği
kadının ailesine ve çevresine iyi bakmalıdırlar. Yalnız malına ve güzelliğine
bakarak eşini seçmemeli, bu konuda da Hz. Peygamber'in tavsiyesine uyarak
evliliklerini ibadet hükmüne geçirmelidirler.



يَا اَيُّهَا النَّاسُ اِنَّا خَلَقْنَاكُمْ مِنْ
ذَكَرٍ وَاُنْثى وَجَعَلْنَاكُمْ شُعُوبًا وَقَبَائِلَ لِتَعَارَفُوا اِنَّ
اَكْرَمَكُمْ عِنْدَ اللّهِ اَتْقيكُمْ اِنَّ اللّهَ عَليمٌ خَبيرٌ



Ey insanlar!
Biz sizi bir erkekle bir dişiden yarattık ve birbirinizle tanışmanız için sizi
kavimlere ve kabilelere ayırdık. Muhakkak ki, Allah katında en değerli olanınız
O'ndan en çok korkanınızdır. Şüphesiz Allah bilendir ve her şeyden haberdardır.
(Hucurat, 49/13)



Elbette
Allah katında üstün bir değeri olan kimse, diğerlerine tercih edilir ve
edilmelidir.
Böyle davranan
kimse pişman olmaz. Dindar olan kadın, kocasının malını korur, israftan
sakınır. Çocuklarının terbiyeleri ile ilgilenir, onları da dinlerine bağlı
olarak yetiştirir. Bu ise aileye huzur getirir.
Bunun içindir ki Peygamberimiz:



قَالَ رَسُولُ اللّهِ)صلعم(: اَلْدُّنْيَا مَتَاعٌ،
وَخَيْرُ مَتَاعِ الدُّنْيَا الْمَرْأةُ الصَّالِحَةُ



Rasulullah (a.s) buyurdular ki: "Dünya bir meta'dır. Dünya
metaının en hayırlısı saliha kadındır."
(Müslim,
Rada 64, (1467); Nesaî, Nikah 15, (6, 69) buyurmuştur.



 



İslam ailesinin kurulması
için ilk şartı mümin bir erkekle mümine bir kadın olması, birbirleriyle
sıhriyetin Kur'an'da yasaklananlardan olmaması gerekir.



Kur'an'da, anne, baba, kızlar, oğullar, kardeşler,
teyzeler ve yeğenlerle evlenmenin haramlığı ile süt kardeşler

arasındaki evliliğin yasak olduğu hükme bağlanmıştır. Yine Kur'anî hükme göre hala ve amca ile evlenmek
yasaktır. İslâm'ın getirdiği hükümler, iki
kız kardeş ve hanımın yeğenini
bir arada nikâhlamayı yasakladığı gibi,
hanımın vefatından sonra bunların nikâhlanabileceğini de mümkün kılmıştır. Hala
ve amca çocuklarının evlenmeleri ise helâl kılınmıştır. Çocukların eşleri ile kayınvalide, üvey anne ve üvey baba ile ve
evli kadınlarla evlenmek haramdır.



 



Kur'an'da Rabbimiz şöyle
buyurur:



اَلْخَبيثَاتُ لِلْخَبيثينَ وَالْخَبيثُونَ لِلْخَبيثَاتِ وَالطَّيِّبَاتُ
لِلطَّيِّبينَ وَالطَّيِّبُونَ لِلطَّيِّبَاتِ



 "Tertemiz hanımlar, tertemiz erkeklere
lâyıktır. Tertemiz erkekler, tertemiz hanımlara lâyıktır." (24/Nûr, 26).



Yüzünde şeytânî bakışların
izi, lekesi olmayan kızlarla; gözünde şehevî bakışların izi ve isi olmayan
erkeklerin evliliğinden lekesiz, stressiz, birbirine bağlı, huzurlu yuva oluşur
ve nurlu yavrular dünyaya gelir.



 



اَلزَّانى لَا يَنْكِحُ اِلَّا زَانِيَةً اَوْ مُشْرِكَةً وَالزَّانِيَةُ
لَا يَنْكِحُهَا اِلَّا زَانٍ اَوْ مُشْرِكٌ وَحُرِّمَ ذٰلِكَ عَلَى الْمُؤْمِنينَ



"Zinâ eden erkek, zinâ
eden veya müşrik olan bir kadından başkası ile evlenmez..." (24/Nûr, 3).



Sadece evlenecek kızın değil; erkeğin de bekâretinin
bozulmamış olması gerekmektedir. Nâmussuzluk, zinâ ve fâhişelik sadece bayanlar
için bir suç değil;  bu ayıp ve günahlar,
bu rezillikler aynen erkekler için de geçerlidir.
Yani zinâ eden bir erkek de
nâmussuzdur. Kızda aranan iman ve edep/nâmus, damat adayında da aranacak ilk
vasıf olmalıdır.  



Âile yuvasının âhirette de devam
edecek bir huzur ve mutluluk ortamı oluşturması, nikâhın ve karı-koca
sevgisinin bir ibâdet/sevap olması için Kur'an'ın istediği tevhidî iman ilk
esastır.



İmamların/hocaların eskiden,
32 farzı bilmeyenlerin nikâhını kıymamaları, gerçek anlamda ve sağlam bir
şekilde iman edip inancını yaşamaya çalışmayanın nikâhının geçersiz olacağı
gerçeğiyle ilgilidir.



Kişinin, bulunduğu halle
ilgili bilgileri öğrenmesi farzdır. Evlenecek kişilerin nikâhla, talâkla, âile
ve evlilik konularıyla ilgili dinî hükümleri; karı-koca ve çocukla ilgili
görevleri ve hakları bilmeleri şarttır.
             



 



Karı ile
Kocanın Hakları ve Görevleri Vardır



Nitekim Kur'an-ı Kerim'de: وَلَهُنَّ مِثْلُ الَّذى عَلَيْهِنَّ بِالْمَعْرُوفِ        



Erkeklerin kadınlar üzerindeki hakları gibi kadınların
da erkekler üzerinde birtakım iyi davranışa dayalı hakları vardır. (Bakara, 2/228)
buyurulmuştur.



 



Allah, ilk insan Âdem
(a.s.)'i topraktan ve o bir nefisten eşini yaratmıştır (4/Nisâ, 1). Havvâ'sız
Âdem eksiktir; Âdem'siz Havvâ'nın eksik olduğu gibi. Erkekle kadın
birbirlerinin eksiklerini tamamlayan bir elmanın iki yarısı gibidirler.



هُنَّ لِبَاسٌ لَكُمْ وَاَنْتُمْ لِبَاسٌ لَهُنَّ



 "Onlar
(hanımlar) sizin için bir elbise; siz de onlar için bir elbisesiniz."

(2/Bakara, 187). Elbise, hem ayıplarımızı kapatan, bizi zarar verecek dış
etkenlerden koruyan bir sığınak, hem de hoşa giden bir süs olduğu gibi, takvâ
ile de ilişkilidir (Bkz. 7/A'râf, 26).



Peygamberimiz de şöyle buyurmuştur:



أََلا إِنَّ لَكُمْ عَلَى نِسَائِكُمْ حَقًّا،
وَلِنِسَائِكُمْ عَلَيْكُمْ حَقًّا. فَحَقّكُمْ عَلَيْهِنَّ أَنْ لا َيُوطِئْنَ فَرْشَكُمْ مَنْ تَكْرَهُونَ، وَلايَأْذَنَّ فِي بُيُوتِكُمْ لِمَنْ
تَكْرَهُونَ، أََلا وَحَقُّهُنَّ
عَلَيْكُمْ أَنْ تُحْسِنُوا إِلَيْهِنَّ فِي كِسْوَتِهِنَّ وَطَعَامِهِنَّ



Rasulullah (a.s) buyurdular
ki: "Bilesiniz, kadınlarınız üzerinde hakkınız var, kadınlarınızın da
sizin üzerinizde hakkı var. Onlar üzerindeki hakkınız, yatağınızı
istemediklerinize çiğnetmemeleridir. İstemediklerinizi evlerinize
almamalarıdır. Bilesiniz onların sizin üzerinizdeki hakları, onlara giyecek ve
yiyeceklerinde iyi davranmanızdır." (Tirmizî, Tefsîr Tevbe, (3087)



Peygamberimiz Veda Haccı’nda bir konuşma yapmış,
önemli konulara temas etmiştir. Hadis ve tarih kitaplarında yer alan bu
konuşmanın bir bölümünü karı-koca haklarına ayırmış ve şöyle buyurmuştur :



فَقَالَ أَلَا وَاسْتَوْصُوا
بِالنِّسَاءِ خَيْرًا فَإِنَّمَا هُنَّ عَوَانٌ عِنْدَكُمْ لَيْسَ تَمْلِكُونَ
مِنْهُنَّ شَيْئًا غَيْرَ ذَلِكَ
...



 أَلَا إِنَّ لَكُمْ عَلَى نِسَائِكُمْ حَقًّا
وَلِنِسَائِكُمْ عَلَيْكُمْ حَقًّا
....



Ey insanlar!
Kadınların haklarına riayet etmenizi ve bu hususta Allah'tan korkma nızı size
tavsiye ederim. Siz kadınları Allah emaneti olarak aldınız. Onların iffet ve is
metlerini Allah adına söz vererek helal edindiniz. Sizin kadınlar üzerinde
haklarınız, on ların da sizin üzerinizde hakları vardır
. (Tirmizî, Tefsîr Tevbe, (3087)



عَنْ
حَكِيمِ بْنِ مُعَاوِيَةَ الْقُشَيْرِيِّ،
عَنْ أَبِيهِ، قَالَ قُلْتُ يَا رَسُولَ اللَّهِ مَا حَقُّ زَوْجَةِ
أَحَدِنَا عَلَيْهِ قَالَ ‏"‏ أَنْ تُطْعِمَهَا إِذَا طَعِمْتَ وَتَكْسُوَهَا إِذَا
اكْتَسَيْتَ - أَوِ اكْتَسَبْتَ - وَلاَ تَضْرِبِ الْوَجْهَ وَلاَ تُقَبِّحْ
وَلاَ تَهْجُرْ إِلاَّ فِي
الْبَيْتِ ‏"‏



Muaviye b. Hayde'den rivayet
olunduğuna göre şöyle demiştir: Ya
Rasulallah kadınları mızın bizim üzerimizdeki hakkı nedir.
? Dedim. Yediğin gibi onu da yedirmek giydiğin gibi
onu da giydirmek ve yüzüne vurmamak, onu kötülememek, bir de darılıp ayrı yat
maya mecbur kaldığında onu ancak ev için de yapmaktır.
(Ebu Davut, Nikah,
12)



Karı ile
kocanın birbirlerine karşı olan hak ve görevleri



Kocanın
Karısına Karşı Görevleri:



1- Koca eşine mehrini cömertçe
vermelidir.



Evlenme sırasında erkeğin kadına ödediği veya
ödeyeceğini taahhüt ettiği para veya mal (mehir) kadının hakkıdır.



وَآتُواْ النَّسَاء صَدُقَاتِهِنَّ
نِحْلَةً فَإِن طِبْنَ لَكُمْ عَن شَيْءٍ مِّنْهُ نَفْسًا فَكُلُوهُ هَنِيئًا
مَّرِيئًا



Kadınlara mehirlerini gönül rızası ile
(cömertçe) verin; eğer gönül hoşluğu ile o mehrin bir kısmını size
bağışlarlarsa onu da afiyetle yeyin. (Nisa, 4/4)



2- Nafaka: Nafaka,
kişinin bakmakla yükümlü olduğu kimselerin yiyecek, giyecek ve konut
giderlerini karşılamak demektir
. Nikah işlemi tamamlanınca, kadının
nafakası normal ölçüler içinde kocaya aittir. Kur'an-ı Kerim'de şöyle
buyurulmuştur:



وَعَلَى الْمَوْلُودِ لَهُ رِزْقُهُنَّ
وَكِسْوَتُهُنَّ بِالْمَعْرُوفِ



Annelerin
beslenmesi ve giyimi, uygun bir şekilde çocuk babasına aittir. (Bakara,
2/ 233)



3-
Himaye
: Koca, kadının yöneticisi
ve gözeticisi konumunda olduğu için, karısını himaye etmekle, ona zarar verecek
maddi ve manevi şeylerden onu korumakla yükümlüdür.
Adını lekeleyecek,
saygınlığını zedeleyecek, açık-saçık kıyafetlerden, kadın-erkek karışık
toplantılardan ve ayrıca şaibeli kadınlarla arkadaşlık etmekten onu
alıkoymalıdır.



4- Koca eşini Allah’ın bir emaneti
olarak görmeli ve haklarına tecavüz etme melidir. Onu cehennem yakıtı olmaktan
korumalıdır
.  



يَا اَيُّهَا الَّذينَ امَنُوا قُوا اَنْفُسَكُمْ
وَاَهْليكُمْ نَارًا وَقُودُهَا النَّاسُ وَالْحِجَارَةُ



Ey inananlar! Kendinizi ve ailenizi yakıtı insanlar ve
taşlar olan ateşten koruyun. (Tahrim, 66/6)



5- Koca, karısına ve çocuklarına Kur’an’ı, farzları ve
İslamiyet hakkında gereken bilgileri mutlaka öğretmelidir.



وَأْمُرْ أَهْلَكَ بِالصَّلَاةِ
وَاصْطَبِرْ عَلَيْهَا 



 Ailene
namazı emret, kendin de ona devam et  (Taha 20/132)



6- İyi Geçinmek:
Kadın, kocasının arkadaşı, hayat ortağı, üzüntü ve sevinçte yanı başında olan
dostudur. Sıkıntıda ve bollukta onun duygularını paylaşır. Ona şefkatle ve neza
ketle muamele etmelidir.



7-  Aile efradına karşı cömert davranmak:



Eş ve çocukların her
türlü ihtiyaçlarını koca cömertçe karşılamalıdır.



 



Kadının
Kocasına Karşı Görevleri:



1- İtaat: İtaat, kadının kocasına karşı yerine getirmek zorunda olduğu ilk
yükümlü lüklerden birisidir.  



“Erkeklerin kadınlar üzerindeki hakları gibi
kadınların da erkekler üzerinde belli hakları vardır. Ancak erkekler, kadınlara
göre bir derece üstünlüğe sahiptir ler. Allah azizdir, hakimdir.”
(Bakara 2/228) 



Bu ayetteki üstünlükten kasıt aile reisliğidir.
Ailenin nafakasını temin edip, aileyi himaye eden koca elbette ki itaate daha
fazla layıktır.



2- Nezaket: Kadın
kocası ile iyi geçinmelidir. İlişkilerinde nezaketi ve yumuşaklığı göz önünde
bulundurmalıdır. Ruhsal ve bedensel rahatı için elinden geleni yaparak kocasını
memnun etmelidir.  



3- Kocasına sevgi ile bağlanmak ve kadınlık görevini
yerine getirmek.



4- Onuru korumak: Kadının en önemli görevlerinden biri kocasının onurunu korumaktır. Onun
adını lekelememektir. Açık – saçık dolaşmak, kırıtmak, kocasının sırlarını ifşa
etmek, adamın bilinmesini istemediği şeyleri (yoksulluk vb.) sağda solda
anlatmak gibi kötü huyları terk etmelidir. Çünkü bütün bunlar, kocanın güvenini
sarsar ve nefretine neden olur.  



5- Ailenin iffetini ve şerefini korumak, kocasının
evini ve malını muhafaza etmek ve israftan sakınmak.



Karı-koca bu özetlediğimiz karşılıklı hak ve
görevlerine riayet ettikleri takdirde hem kendileri mutlu olur, hem bu yuvada
yetişen çocuklar anne-babaya saygılı olur.



 



Ailedeki
mutluluk, karı ile koca arasındaki sevgi ve saygıya bağlıdır.



Eşler, yuvada mutluluğu sağlamak için gerekli
fedakarlığı gösterecek, huzur bozucu tutum ve davranışlardan sakınacaklardır.

Karı ile kocanın aralarının açılması halinde Allah her iki taraf ailelerine
görev vermekte ve şöyle buyurmaktadır:



وَاِنْ خِفْتُمْ شِقَاقَ بَيْنِهِمَا فَابْعَثُوا
حَكَمًا مِنْ اَهْلِه وَحَكَمًا مِنْ اَهْلِهَا اِنْ يُريدَا اِصْلَاحًا يُوَفِّقِ
اللّهُ بَيْنَهُمَا اِنَّ اللّهَ كَانَ عَليمًا خَبيرًا



Eğer karı-kocanın aralarının açılmasından korkarsanız,
erkeğin ailesinden bir hakem ve kadının ailesinden bir hakem gönderin.
Bunlar barıştırmak isterlerse Allah aralarını
bulur.  Şüphesiz Allah her şeyi bilen ve
her şeyden haberdar olandır. (Nisa, 4/35)



Aile reisi olan erkek eşine karşı yumuşak davranacak,
kaba hareketlerden sakınacaktır.



أكْمَلُ المُؤمِنِينَ إيمَاناً أحْسَنُهُمْ خُلُقاً،
وَخِيَارُكُمْ خِيَارُكُمْ لاهْلِهِ



Hz. Ebu Hüreyre (r.a)
anlatıyor: Rasulullah (a.s) buyurdular ki: "Mü'minler arasında imanca
en kâmil olanı, ahlâkça en güzel olanıdır. En hayırlınız da ailesine hayırlı
olandır
." buyurmuştur. (Tirmizî,
Radâ 11, (1162); Ebu Dâvud, Sünnet 16, (468) 



Her şeyde olduğu gibi, aile hayatında da örnek
alacağımız Peygamberimizdir. O, eşleri ile gayet iyi geçinir, onların sıkıntı
veren bazı davranışlarına tahammül ederdi.



Bir gün Hz. Aişe bir şeye darılarak Peygamberimizle
yüksek sesle konuşuyordu. Bu sırada Hz. Ebû Bekir gelmiş, kızını azarlamak
istemiş, fakat Peygamberimiz buna engel olmuştu. Bunun üzerine Hz. Ebû Bekir
kalkmış gitmiş, bir süre sonra tekrar geldiğinde karı-kocanın barıştıklarını
görmüş ve: “Az önce kavganıza şahit olduk, şimdi de barıştığınıza şahit
olalım.”
dedi. Bunun için Peygamberimiz buyuruyor :



قَالَ رَسُولُ للّهِ )صلعم(: لا َيَفْرُكُ مُؤْمِنٌ مُؤْمِنَةٌ. إِنْ كَرِهَ مِنْهَا خُلْقًا
رَضِىَ آخَرَ



Rasulullah (a.s) buyurdular ki: "Bir mü'min erkek, bir mü'min
kadına buğzetmesin. Çünkü onun bir huyunu beğenmezse başka bir huyunu beğenir
."
(Müslim, Radâ
61, (1469)
Peygamberimiz bu hadisi şerifte kocayı uyarıyor. Eşindeki hoşlanmadığı bir huyu
sebebiyle yuvayı sarsacak hatta dağılmasına sebeb olacak tavırlardan
sakınılmasını söylüyor. Elbette bu, kadın için de geçerlidir. O da, aile
kurumunun tehlikeye düşmesine meydan verecek söz ve davranışlardan
sakınmalıdır. Hatta Peygamberimiz, kocaları ile uyum içerisinde olan kadınları
müjdelemiş ve şöyle buyurmuştur: 



قَالَ رَسُولُ للّهِ )صلعم(: أَيُّمَا امْرَأةٍ مَاتَتْ وَزَوْجُهَا عَنْهَا رَاضٍ دَخَلَتِ
الْجَنَّةَ



Rasulullah (a.s) buyurdular ki: "Hangi kadın, kocası
kendisinden razı olarak vefat ederse, cennete girer."
(Tirmizî, Radâ 10, (1161)  



 



 



Aile
fertleri arasında özen gösterilmesi bakımından çocuklar önemli bir yer tutar.



Anne ve babaya Allah'ın birer hediyesi olan çocuklar
aile bahçesinin gülleridir. Onları sevgi ile yetiştirip topluma yararlı bir
kimse olarak hazırlamak, anne-babanın başta gelen görevleri arasındadır. Çocuk
küçük yaştan itibaren iyi terbiye edilirse, hem ailesi ne hem de milletine
yararlı ve hayırlı bir insan olur. İyi terbiye edilmediği ve eğitilme diği
takdirde, ne kendisine ne de başkasına yararı dokunmayacağı gibi, aile için de
top lum için de zararlı hale gelir.



يَا اَيُّهَا الَّذينَ امَنُوا قُوا اَنْفُسَكُمْ
وَاَهْليكُمْ نَارًا وَقُودُهَا النَّاسُ وَالْحِجَارَةُ



Ey inananlar! Kendinizi ve ailenizi yakıtı insanlar ve
taşlar olan ateşten koruyun. (Tahrim, 66/6)



كُلُّكُمْ رَاعٍ
وَكُلُّكُمْ مَسْئُولٌ عَنْ رَعِيَّتِهِ، …
وَالرَّجُلُ رَاعٍ في أهْلِهِ، وَهُوَ مَسْئُولٌ عَنْ رَعِيَّتِهِ، وَالمَرْأةُ في
بَيْتِ زَوْجِهَا رَاعِيَةٌ، وَهِىَ مَسْئُولَةٌ عَنْ رَعِيَّتِهَا...



İbnu Ömer (r.anhümâ)
anlatıyor: Rasulullah (a.s) buyurdular ki: "Hepiniz çobansı nız ve hepiniz
sürünüzden mes'ulsünüz. … Erkek ailesinin çobanıdır ve sürüsünden mes'uldür. Kadın, kocasının evinde çobandır, o da
sü rüsünden mes'ûldür
. ..." (Buhârî, Ahkâm 1, Cum'a
11)



 



Hz. Ömer: Ey Allah'ın Resûlü! Kendimizi koruruz fakat
ailemizi nasıl koruyabili riz?
diye
sordu. Peygamberimiz: Allah'ın
sizi yasakladığı şeylerden onları sakındırırsı nız ve Allah'ın size emrettiği
şeyleri onlara emredersiniz. İşte bu, onları korumak demek tir
buyurdu. (Alûsî, Ruhu 'l-Maânî,
Beyrut, c. 28, s. 156)



قَالَ النَّبِيُّ )صلعم( مُرُوا
الصَّبِيَّ بِالصَّلَاةِ إِذَا بَلَغَ سَبْعَ سِنِينَ



Çocuklarınıza
yedi yaşına geldiklerinde namaz kılmalarını emredin
.(Ebu Davud, Salat, 417)



Çocukların inançlı,
sağlıklı, manevî değerlerine bağlı, vatan ve millet sevgisi ile dopdolu olarak
yetiştirilmesinde birinci derecede ailenin sonra da toplumun rehberliği
önemlidir.



عَنْ رَسُولِ اللَّهِ )صلعم( قَالَ أَكْرِمُوا
أَوْلَادَكُمْ وَأَحْسِنُوا أَدَبَهُمْ



Peygamberimiz: “Çocuklarınıza
hoş muamelede bulunun ve onları güzel terbiye edin.”
buyurmuştur.
(İbn Mace, Edeb, 3) Anne-babaların çocukları ile ilgili dinî ve millî
gö revlerini ihmal etmeleri, ilerde onları ve hatta toplumu rahatsız edecek
olayların mey dana gelmesine sebep olur. Nitekim zaman zaman medyaya ve basına
yansıyan olaylar, sadece anne-babaları değil izleyen herkesi üzmektedir.



Çocuklar genelde anne-babayı örnek alırlar. Onların
söz ve davranışlarından etkilenirler. Bunun için anne-baba çocuklarının dürüst,
ahlâklı ve faziletli yetişmeleri için onlara örnek olmaları gerekir.



 



قَالَ
رَسُولُ اللَّهِ صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ لَأَنْ يُؤَدِّبَ الرَّجُلُ
وَلَدَهُ خَيْرٌ مِنْ أَنْ يَتَصَدَّقَ بِصَاعٍ



Peygamberimiz şöyle buyuruyor: “Hiçbir baba
çocuğuna güzel terbiyeden daha üs tün bir bağışta bulunmuş olamaz.”
(Tirmizi, Birr, 33/1874)



 



 



Ailenin temel düşüncesi; dünya ve ahirette birlikte
olma anlayışı olmalıdır:



جَنَّاتُ عَدْنٍ يَدْخُلُونَهَا وَمَنْ صَلَحَ مِنْ
ابَائِهِمْ وَاَزْوَاجِهِمْ وَذُرِّيَّاتِهِمْ وَالْمَلئِكَةُ يَدْخُلُونَ
عَلَيْهِمْ مِنْ كُلِّ بَابٍ () سَلَامٌ عَلَيْكُمْ بِمَا صَبَرْتُمْ فَنِعْمَ
عُقْبَى الدَّارِ



Adn cennetlerine girecekler, atalarından, eşlerinden ve
zürriyetlerinden salih olanlarla birlikte olacaklar. Melekler de her kapıdan
yanlarına girip şöyle diyecekler: Selam sizlere, sabrettiğiniz için! Bakın
dünya yurdunun ne güzel sonucu! (Ra'd, 13/23-24)



 



Aile Allah'a
yaklaştırıcı özellikte olmalıdır:



يَا اَيُّهَا الَّذينَ امَنُوا لَاتُلْهِكُمْ
اَمْوَالُكُمْ وَلَا اَوْلَادُكُمْ عَنْ ذِكْرِاللّهِ وَمَنْ يَفْعَلْ ذلِكَ
فَاُولئِكَ هُمُ الْخَاسِرُونَ



Ey
İnananlar! Mallarınız ve çocuklarınız sizi Allah'ı anmaktan alıkoymasın.
Kim bunu
yaparsa işte onlar ziyana uğrayanlardır. (Münafikun,
63/9)



يَا اَيُّهَا الَّذينَ امَنُوا اِنَّ مِنْ
اَزْوَاجِكُمْ وَاَوْلَادِكُمْ عَدُوًّا لَكُمْ فَاحْذَرُوهُمْ وَاِنْ تَعْفُوا
وَتَصْفَحُوا وَتَغْفِرُوا فَاِنَّ اللّهَ غَفُورٌرَحيمٌ () اِنَّمَا
اَمْوَالُكُمْ وَاَوْلَادُكُمْ فِتْنَةٌ وَاللّهُ عِنْدَهُ اَجْرٌ عَظيمٌ



Ey iman
edenler, haberiniz olsun ki, eşlerinizden ve çocuklarınızdan size düşman
olan vardır, o halde onlardan sakının!
Ne var ki, affeder, kusurlarına
bakmaz, örterse niz, şüphe yok ki, Allah, çok bağışlayandır, merhamet edendir.
Doğrusu mallarınız ve çocuklarınız sizin için bir imtihandır. Büyük mükafat ise
Allah'ın yanındadır.(Teğabun, 64/14-15)



 



Aile efradı için dua etmek güzeldir:



وَالَّذينَ يَقُولُونَ رَبَّنَا هَبْ لَنَا مِنْ
اَزْوَاجِنَا وَذُرِّيَّاتِنَا قُرَّةَ اَعْيُنٍ وَاجْعَلْنَا لِلْمُتَّقينَ
اِمَامًا () اُولئِكَ يُجْزَوْنَ الْغُرْفَةَ بِمَا صَبَرُوا وَيُلَقَّوْنَ فيهَا
تَحِيَّةً وَسَلَامًا



Onlar: "Rabbimiz! Bize eslerimizden ve
çocuklarımızdan gözümüzün aydınlığı ola cak insanlar ihsan et ve bizi, Allah'a
karşı gelmekten sakınanlara önder yap"
derler. İşte onlara,
sabretmelerine karşılık cennetin en yüksek makamı verilecek, orada hürmet ve
selamla karşılanacaklardır.
(Furkan, 25/74-75)



 



Eşler birbirlerine,
Allah'a karşı görev ve sorumluluklarını hatırlatmalıdır:



Ebû Hüreyre (r.a.)'dan rivayet edilen bir hadis-i
şerifte Peygamber efendimiz şöyle buyurmuştur:



"Allah o kimseye rahmetiyle muamele eder ki gece
kalkıp namazını kılar, hanımını da uyandırır, o da namaz kılar, eğer imtina
ederse yüzüne su serperek uyandırır. Allah o kadına da rahmetiyle muamele eder
ki gece kalkıp namazını kılar, kocasını da kaldırır, o da namazını kılar. Eğer
imtina ederse yüzüne su serperek uyandırır."
(Ahmed b. Hanbel, Müsned, II, 250, Ebû Davud,
Tatavvu', 18) 



Bazı erkekler ailelerini ihmal ederler, çalışma
saatinden arta kalan vakitlerini, aile yuvasında geçirecekleri yerde, dışarıda
geçirmeyi tercih ederler.



 



Yuvanın
Saadetinin Devamı İçin 11 Altın Kural:



1. Kadınlar kadar, erkeklerin de görev ve sorumluluğunu bildiren İlahi
emirleri daima birlikte hatırlayın. Unutmayın siz onları sadece anne ve
babalarından değil Allah ’tan emanet olarak aldınız. Nitekim Efendimiz bir hadislerinde
"Kadınların haklarını yerine getirme hususunda Allah’tan korkunuz. Zira
siz onları Allah’ın bir emaneti ola rak aldınız.”
buyuruyor.  (Müslim, Hacc, 147; Ebû Davud, Menasik, 56)



2. Sohbet bir ihtiyaçtır. Evinizde eşinizle canlı ve aktif bir sohbet
atmosferi meydana getirin ve onunla sohbet edin. Güzel söz ve iltifatın
eşinizin gıdası olduğunu unutmayın.



3. Hanımınızın evinizdeki fedakarca çırpınışlarını daima takdirle anın.
Ev işi ve çocuk bakımında ona mutlaka yardımcı olun.



4. Kendi anne-babanıza, akrabalarınıza gösterilmesini istediğiniz saygı
kadar, onun da anne, baba ve yakınlarına hürmetkâr olun.



5. Ne kadar meşgul ve çalışmalarınız ne kadar yoğun olursa olsun mutlaka
yalnız eşinize ayıracağınız bir vakit bulun.



6. Evinizin kapısından içeriye girdiğinizde işyerinde yaşamış olduğunuz
problemle ri kapının dışına atarak içeriye mütebessim bir çehre ile girin.



7. Arada sırada ufak da olsa hediyelerle eşinizin gönlünü alın.



8. Hanenizi ilgilendiren hususlarda eşinizle istişare etmeyi ihmal etmeyin.
Ondan gizli işler yapmayın.



9. Çocuklarınız da olsa kimsenin yanında onu azarlamayın ve onu çevrenize
şika yet etmeyin.



10. Yersiz kıskançlıklarla huzurunu bozmayın.



11. Eşinizin hatalarını ararken, sizin de mükemmel ve kusursuz
olmadığınızı düşü  nün. (AliDemirel,



 



 



Son Söz



Ailenin sağlamlığı çoğunlukla (en azından
bizim toplumumuz için) kadına bağlıdır. Atasözlerimizden olan “Yuvayı dişi kuş
yapar” boşuna söylenmiş bir cümle değildir.



Modernite pek çok şeyi değiştirir, geleneksel
kurumları yerle bir ederken aile kurumunu da tahrip etmiştir. Avrupa’da aile
mefhumu çok büyük değişikliğe uğramış hatta yok mesabesine inmiştir. Bunu
telafi etmek için devletler tarafından pek çok sosyal kurum kurulmuştur.
Avrupa’da ailenin
dağılmasının en önemli nedeni kadının evinden kopması, koparılmasıdır.



Diğer önemli bir neden de cinsel özgürlük
ve hedonizmin (yaşamın anlamını hazda bulan dünya görüşü, özellikle cinsel hazz
anlayışı) tervic edilmesi, insanların gittikçe bireyselleşmesi,
bencilleşmesidir.



Aile kurumu hâlâ önemli ölçüde ayakta olan ve
bu sebeple pek çok toplumun çok zor aldatacağı badireleri kolaylıkla atlatan
Türk toplumunda da, maalesef gün geçtikçe menfi gelişmeler artmaktadır. Ülkemizde
aile mefhumuna ve aile kurumuna karşı adeta savaş açılmış gibidir.
Hemen
her menfi hususta olduğu gibi bunda da bazı medyada başı televizyon
çekmektedir.



Doğrudan kadını hedef alan, bazı kötü
örnekleri ön plana çıkararak kadının geleneksel konumu daha doğrusu anne ve ev
hanımı konumu değiştirilmek istenmektedir
. Bekaret adeta aşağılanmakta,
dışarıda çalışmayan kadın hiçbir şey üretmiyor gibi gösterilmekte, aldatan
kocalara karşı kadınların da aldatması istenmektedir.



Televizyonlar dizilerle, gazeteler magazin sayfalarıyla, gayri meşru
ilişkileri normalmiş gibi göstermekte, insanlara ahlaksız hayatlar parıltılı,
ışıltılı bir hayat olarak gösterilmektedir.
Haberlere kasıtlı olarak bozuk aile düzenleri
getirilmekte, birbirlerine kötülük yapan aile fertleri televizyonlarda boy
göstermektedir.



Geniş aileden çekirdek aileye geçmekte olan toplumumuz şimdi de atomize
edilmeye, sadece kendini düşünen fertlerden oluşan, ahlaktan ve kutsallardan
arındırılmış bir toplum yapılmaya çalışılmaktadır.



Ev hanımlarına gereken ilgi ve iltifatı esirgememeliyiz. Evinin hanımı
olan bir kadın kesinlikle dışarıda çalışan kadından aşağıda değildir.



Evlilik önündeki suni engelleri kaldırmalıyız. Şu anda evlenmek
çok külfetli hale gelmiştir. Evlilik yaşının gecikmesi demek fuhşun artması
demektir.

Evlatlarımıza sahip çıkalım. Onların iyi bir iş mevki sahibi olmasından
önce iyi bir insan ve müslüman olmasını düşünelim.

Hayatımızın her
safhasında elimize geçmeyecek şeylerin hayalini kurup onların peşinden
sürüklenip gitmektense elimizde bulunan imkanları en güzel şekilde
değerlendirmeliyiz.
Olmayacak şeyleri temenni etmek haset ve kin
duygularını beslemektedir. Eşimiz bizim
hayat arkadaşımız, aynı yastığı paylaştığımız, dert ortağımız olan bir
insandır. Hayatı beraberce huzurlu geçirmek için aile hayatımızda olmayacak
şeyleri temenni edip huzurumuzu kaçırmak ve bu sebeple birbirlerimizin
hatalarını ön plana çıkartmak yerine, birbirimize hayrı ve güzelliği tavsiye
etmemiz gerekir.

Yüce Rabbim
birbirini seven, birbirine anlayışla yaklaşan aile hayatı kurmayı gençlerimize
nasip etsin. Allah-u Teala aile hayatı kurmuş olanlara da ayrılık göstermesin.
Hayırlı, toplumumuza devletimize faydalı  evlatlar yetiştirmeyi bizlere
nasip etsin.



Not: Bu Vaaz İdris Yavuzyiğit Tarafından; A.Özmen, M. Eser,
M. Şükrü Kılıç, R. Toraman, “Evlilik Ve Aile Hukuku” İsimli Vaaz, Küçükçekmece
Müftüsü H.Yusuf Gül İslam'da Evlilik Ve
Ailenin Kurulması
, Lütfi Şentürk “Aile Terbiyesinde Bilinmesi Gereken On Görev” Ve “Aile Her
Türlü Faziletin Kaynağıdır”, Engin Çiçek “İslâm’da  Aile”, Dib Aylık Dergi 135. Sayı “Sünnette
Nikah,Mehir,Çeyiz Ve Düğün”, Ahmet Ünal “Dünyadaki Cennet Nimeti Aile
Huzurudur” İsimli Vaazlardan Derlenerek Hazırlanmıştır.



29433 kez okundu

Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yapmak için tıklayın
Ziyaret Bilgileri
Aktif Ziyaretçi66
Bugün Toplam427
Toplam Ziyaret1647118
Hava Durumu
Saat
Vaaza Başlama Duası

Mevlid Kandili Dua Örneği

DİYANET İŞLERİ BAŞKANLIĞI

VAAZ KILAVUZU

VAAZ VE VAİZLİK SEMPOZYUMU I
VAAZ VE VAİZLİK SEMPOZYUMU 2