• Anasayfa
  • Favorilere Ekle
  • Site Haritası
  • https://www.facebook.com/sunumvaaz.vaaz
  • https://www.instagram.com/sunum.vaaz/
  • https://www.youtube.com/channel/UCrOVK1v-SpWyJl9iE8YTMdA
Üyelik Girişi
Site Haritası
Takvim
Mübarek Geceler

Döviz Bilgileri
AlışSatış
Dolar34.066234.2027
Euro37.991438.1437
ÖRNEK BİR VAAZ PLANI VE VAAZ DUASI
VAAZ HAZIRLAMA VE SUNMA TEKNİKLERİ

Hayatın Gayesi İman VE Ramazan Sunum Vaaz

Ramazan ve Birkere Daha İman Sunum Vaazı

Hayatın Gayesi İman Sunum Vaazı Ramazan Sunum Vaazlar Bölümüne Eklenmiştir. Sunumu daha iyi anlamak için ayrıntıları aşağıdaki makaleden okuya bilirsiniz.

Hayatın Gayesi İman*  PROF. DR. Mehmet SOYSALDIFırat Üniversitesi İlahiyat Fakültesi. msoysaldi@gmail.com  İnsanı en güzel bir şekilde yaratmış olan Yüce Allah, ona akıldenen nimeti vererek onu bütün yaratıklardan üstün kılmıştır. İnsanınmükemmel bir şekilde yaratılıp diğer varlıklardan üstün kılınıpdünyaya gönderilmesinin bir gayesi vardır. İşte insanın bu gayeyibilip o doğrultuda bu dünyada yaşaması gerekir.İnsanın bu dünyaya gönderilmesinin hikmeti ve gayesi, kâinatınyaratıcısını tanımak ve O’na iman edip ibadet etmektir. Zira YüceAllah “Cinleri ve insanları yalnızca (Beni tanımaları ve) Bana kulluketmeleri için yarattım.” (Zariyat, 51/56) buyurmaktadır. Demek kiinsanın yaratılış gayesi, Allah’ı tanımak, O’na iman edip kuvvetliiman ile varlığını ve birliğini tasdik etmektir. O’nu tanıyan veitaat eden zindanda dahi olsa bahtiyardır. O’nu unutan saraylarda daolsa zindandadır, bedbahttır. (Bediüzzaman Said Nursi, Şualar, s. 208)Dünya ve ahirette gerçek kurtuluşa erişmek için sağlam bir imanasahip olmak gerekir. İman, insanı insan eder, dünyada sultan eder.Dünya ve ahiret saadeti yalnız İslâmiyet’te ve imandadır. Hayatınlezzetini ve zevkini isterseniz, hayatınızı iman ilehayatlandırınız, farzları yaparak süsleyiniz ve günahlardan çekinerekkorununuz. (Sözler, s.146) Peygamberimiz bir hadislerinde şöylebuyurmaktadır. “Ölümden önce hayatın, yaşlılıktan önce gençliğin,çok işten önce boş zamanın değerini biliniz.” (Fethu’l-barî, 14/9)Yüce Allah, Mülk Suresi 2.ayette: “Hanginizin daha güzel iş ortayakoyacağını denemek için, ölümü ve hayatı yaratan O’dur. O Azizdir,Gafurdur: Üstün kudret sahibidir, çok bağışlayandır.” buyurmaktadır.Demek ki hayat, anlamsız bir var oluş olmadığı gibi ölüm de sonuhiçlik olan bir yok oluş değildir. Aksine hayat, adeta hayırlı amellerdeyarışma alanı, bir imtihan salonu; ölüm ise bu dünyada yaptığımızamellerin karşılığını alacağımız ebedi varlık sahasına geçişisağlayan bir dönüm noktasıdır.Huzur İmandadır.Bu dünya hayatı geçicidir. Baki olan ahiret hayatıdır. Eğer budünya hayatı, Allah’ın buyurduğu istikamette geçirilirse, hem dünyahem ahiret adına büyük bir fidelik olma fonksiyonu görecektir. O bakımdaninsan, hayatını, dinimize uygun, iffet ve namuslu olarak yaşamalıve böylece ebedi hayatı kazanmalıdır. Ahirete göre çok kısaolan bu dünya hayatını yiyip-içip safa sürmekle gayr-i meşru bir şekildegeçirenler, bu dünyada çok sıkıntılar ve üzüntüler çekecek,kabirde ve ahirette de elbette cezalarını göreceklerdir. Yüce Allah;Kim ki Benim zikrimden yüz çevirirse kitabımı dinlemez ve Beni anmaktangaflet ederse, ona dar bir geçim vardır ve biz onu KıyametGünü kör olarak diriltir, duruşmaya getiririz.” (Taha, 20/124) buyurur.Hakiki mutluluk ve huzur yalnız imanda ve iman hakikatleri içerisindebulunur. Hayatlarını Allah’ın emirleri doğrultusunda geçirenler,hem ailelerine hem de içinde yaşadıkları topluma faydalı birerkişi olurlar.İnsanın dünyada ve ahiretteki tek kurtuluşu imandadır. Eğer birinsan Allah’a gereği gibi kulluk eder, ibadetlerini ihlâsla yerinegetirir ve bu yolda ciddi bir çaba gösterirse o takdirde AllahTeala’nın rahmetini umabilir. Nitekim Allah salih olan kullarınıngünahlarını bağışlayacağını, onların kötülüklerini iyiliklere çevireceğinive nimetlerle dolu cennetine varisçi kılacağını şöyle müjdelemektedir:Allah’a ve ahiret gününe iman eden hiçbir milletin,Allah ve Resulünün karşısına çıkan kimseleri, isterse o kimseler babaları,evlatları, kardeşleri ve sülaleleri olsun, sevip dost edindiklerinigöremezsin. İşte Allah onların kalplerine imanı nakşetmişve kendi tarafından bir ruhla onları desteklemiştir. Onları, içlerindenırmaklar akan cennetlere, hem de ebedi kalmak üzere yerleştirecektir.Allah onlardan, onlar da O’ndan razıdırlar. İşte onlar Allah’ıntarafında olanlardır. Ve iyi bilin ki, felaha erenler, Allah’ıntarafında yer alanlar olacaklardır.” (Mücadele, 58/22)Bunun aksini seçen bir kul için, rahatlık ve ferahlık içinde yaşamakadeta bir hayaldir. Dünya hayatı, imansız bir insana taşıyamayacağıkadar ağır zorluklar yükler. Bir insan tevekkül etmedikçe,Allah’a dayanıp güvenmedikçe zorlukların altından kalkması, bunlardanruhen etkilenmeden kurtulması imkânsızdır.Mümin için ise, durum tam tersidir. Taşıdığı iman mümine iç huzuruve rahatlığı sağlar. Allah, bu kullarını kendisine varan doğruyola iletir ve yaptıkları iyiliklerin karşılığını kat kat artırarakverir. En önemlisi onları hüsrana uğrayan bir topluluk olmaktan kurtarırve felaha ulaştırır. Şüphesiz bu Allah Teala’nın iman edenlererahmetinin ve sevgisinin en açık göstergelerinden biridir.Bediüzzaman Said Nursi Hazretleri, “iman tevhidi, tevhid teslimi,teslim tevekkülü, tevekkül de saadet-i dareyni gerektirir.” (Sözler,s.315) demektedir.İman hem nurdur, hem kuvvettir. Evet, hakikî imanı elde edenadam, kâinata meydan okuyabilir ve imanın kuvvetine göre, hâdiselerinbaskısından (sıkıştırmasından) kurtulabilir. (Sözler, s.314)İman, tevhidi gerektirir.Tevhid, Allah’ın varlığını ve birliğini kabul etmek demektir. Buda “la ilahe illallah” olan kelime-i tevhidle ifade edilmektedir. Busözle insan, Allah’ın bir olduğunu, eşi ve benzeri bulunmadığını,Allah’tan başka ibadet olunmayı hak eden gerçekte hiçbir ilah olmadığınıikrar etmiş oluyor. “Muhammedün Rasulullah” şahadeti de, Hz.Muhammed (sav)’in Allah katından gönderilmiş bir peygamber olduğunukabul etmek anlamını taşımaktadır. Allah Teala, Resulünü tebliği ilegörevli olduğu risaletinde hataya düşmek ve yanılmaktan korumuştur.O’na itaati de kendisine itaat saymıştır. “Kim Rasul’e itaat ederse,Allah’a itaat etmiş olur.” (Nisa, 4/80) Kim O’na itaat ederse Cennet’egirer, kim de O’na isyan ederse Cehennem’e girer. Allah Teala, biziO’nun emrine karşı çıkmaktan sakındırıp bizleri bundan şöyle yasaklamıştır:Rabbin adına yemin olsun ki, onlar, aralarında ihtilaf ettiklerişeylerde seni hakem kılmadıkça, sonra da içlerinde hiçbir sıkıntıduymadan senin verdiğin hükme tam bir teslimiyetle boyun eğmedikçeasla iman etmiş olmazlar.” (Nisa, 4/65)Yüce Allah, bu ayette şu üç noktaya dikkatimizi çekiyor:1- Her meselede Rasulullah’ın hakemliğine başvurmak.32- O’nun verdiği hükümden dolayı içimizde hiçbir sıkıntı ve rahatsızlıkduymamak.3- Tam bir teslimiyetle O’na boyun eğmek.Kim Allah’a ve Resulüne karşı isyan eder ve sınırlarını aşarsaAllah onu, devamlı kalacağı bir ateşe sokar ve onun için alçaltıcıbir azap vardır.” (Nisa, 4/14)Allah’ın varlığını ve tek olduğunu kabul eden, Hz. Muhammed(sav)’in Yüce Allah’tan getirip haber verdiği her şeyin doğru olduğunutasdik eden kişi iman etmiş sayılır.Tevhid de teslimi gerektirir.Allah’a ve Resulüne iman eden kişi, Allah ve Resulünün emir vebuyruklarını kabul edip teslim olarak itaat etmesi gerekir. Nisa suresi59. ayette bu hususa şöyle dikkat çekilmiştir. “Ey iman edenler!Allah’a itaat edin. Resulüne ve sizden olan ulü’l-emre de itaatedin. Eğer Allah’a ve ahirete iman ediyorsanız, hakkında ihtilafadüştüğünüz meseleyi Allah’a ve Resulüne arz edin. Böyle yapmanız hemdaha hayırlı, hem de netice bakımından daha güzeldir.Allah’a ve Resulüne iman eden kişi Allah ve Resulünün emrineteslim olmalıdır. Nitekim Kur’an-ı Kerim, mü’minlerin mutlak teslimiyettenbaşka bir tercih haklarının da olmadığını kesin bir ifadeile şöyle haber veriyor: “Mü’min bir erkek ve kadın için, Allah veResulü bir işe hüküm verdiği zaman, artık onlar için teslimiyettenbaşka hiçbir tercih hakkı yoktur.” (Ahzab, 33/36)Teslim ise tevekkülü gerektirir.Teslim ise tevekkülü, Allah’ı vekil kılmayı gerektirir. İnananinsanın, aciz ve fakirliğini bilip “Hasbünallâhü ve ni’mel vekil(Allah bize kâfidir. O ne güzel vekildir.) demekten başka çaresiyoktur. Allah’ı vekil kılmak, O’na tevekkül etmek hem dünya hem deahiret saadetini kazanmanın zaruri şartıdır. Allah ve Resulüne imanedip itaat eden ve buyruklarına teslim olan müminin, Allah’a tevekkületmesi gerekir.Tevekkül, Allah’a güvenmektir. Tevekkül, Allah’ın takdir ettiğimukadderatın mutlaka gerçekleşeceğine inanmaktır. Tevekkül, işlerinintedbirini aldıktan sonra takatinin üzerinde ki hususları Allah’ahavale etmektir. Tevekkül en güzel vekil olan Allah’a dayanmaktır.Tevekkül, sadece Allah’tan yardım beklemektir. Tevekkül yerine getirilmesigereken durumları yerine getirmek hususunda Allah Resulü(sav)nün sünnetine tabi olmaktır.Burada şunu da belirtmeliyiz ki, tevekkül, sebepleri tamamenreddetmek değildir. Belki, sebepleri, kudret elinin perdesi bilipriayet ederek; sebeplere teşebbüsü ise, bir nevi fiilî dua telâkkiederek, sonuçları yalnız Cenâb-ı Haktan istemek ve neticeleri O’ndanbilmek ve O’na minnettar olmaktan ibarettir.İnsan başına gelen bela ve musibetlerin baskısından, sıkıntısındanancak Allah’a teslimiyet ve tevekkülle kurtulabilir. Sebepleretevessül ederek üzerine düşeni tam olarak yaptıktan sonra Allah’atevekkül eden insan hem bu dünyada hem de ahirette mutluluk ve saadete

erişir.

http://web.firat.edu.tr/msoysaldi/hayatimanlahayatbulur.pdf

8642 kez okundu

Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yapmak için tıklayın
Ziyaret Bilgileri
Aktif Ziyaretçi69
Bugün Toplam442
Toplam Ziyaret1647133
Hava Durumu
Saat
Vaaza Başlama Duası

Mevlid Kandili Dua Örneği

DİYANET İŞLERİ BAŞKANLIĞI

VAAZ KILAVUZU

VAAZ VE VAİZLİK SEMPOZYUMU I
VAAZ VE VAİZLİK SEMPOZYUMU 2